Toplum hâlinde yaşamak, insanlar arasındaki ilişkilerde bazı kurallara uyulmasını zorunlu kılar. Her toplumda bireylerce uyulması beklenen kurallara toplumsal davranış kuralları denir. Hukuk kuralları bunların yalnızca bir bölümünü oluşturmaktadır.

Toplumda hukuk kurallarının (hukuk düzeninin) yanı sıra başka kurallar (düzenler) de vardır.

Toplum düzenini sağlayan kurallar Yaptırımları (müeyyideleri):

Din kuralları Günah/ahirette cezalandırma

Ahlak kuralları Kınanma

Görgü (adabımuaşeret) kuralları Ayıplanma

Hukuk kurallarının yaptırımları:

Bir düzenleyici kurala uyulmadığında ortaya çıkan sonuca müeyyide (yaptırım) denir.

Hukuk kurallarına aykırı davranışlar, devletin zorlayıcı gücü ile karşılaşır. Buna karşılık din kurallarına uyup uymama, insanın din karşısındaki kişisel tutumuna göre kendisinin karar vermesi gereken bir konudur. Bunun laik bir devlette devletin zorlayıcı gücüyle bir ilgisi yoktur.

Ahlak ve görgü kuralları bakımından da durum farklı değildir. Ahlak ve görgü kurallarına aykırı davranan kimseler, beğenilmeyen, bencil, cahil, hoş karşılanmayan, ilişki kurulması istenilmeyen kimseler olarak sayılabilir.

Yaptırım Türleri:

a. Cebri İcra
b.Tazminat
c.Ceza
d.İptal
e.Hükümsüzlük(Geçersizlik)
f.Müsader(Zoralım)

a. Cebri İcra: Borçlarını ödemeyen borçlunun, borcunu devlet gücü ile zorla yerine getirmeye mecbur ettirilmesidir. Cebri icra için söz konusu olan borç; bir şeyin yapılması veya yapılmaması ile bir mal varlığı değerinin ödenmesidir. Bu noktada cebri icra, borçluyu bir işi yapmaya veya yapmamaya ve bir miktar mal varlığını ödemeye zorlar.

Cebri İcra, ilamlı ve ilamsız olmak üzere ikiye ayrılır. İlamlı ve ilamsız icra, haciz ve iflas olmak üzere iki yolla gerçekleştirilir.

b. Tazminat: Bir kimsenin bir hukuk kuralına veya sözleşmeye aykırı davranması sonucunda, başka bir kişinin zararının doğumuna sebebiyet vermesi halinde bu zararı ödemesini sağlayan yaptırım türüdür. Tazmi-nat maddi ve manevi olmak üzere iki kısma ayrılır.

c. Ceza: Hukuk kurallarına uymamanın karşılığı olarak öngörülecek en ağır müeyyide ceza vermedir. Ceza verme ceza hukuku alanında öngörülmüş bir yaptırım türüdür.

d. İptal: Hukuk kurallarına aykırı olarak yapılmış idari bir işlemin, bu işlem yüzünden menfaatleri zedelenmiş kişiler tarafından yetkili mahkemeye başvurulmak şartı ile yetkili mahkemenin bu hukuka aykırı işlemi iptal etmesi sonucunu doğuran yaptırım türüdür. Kural ola-rak idarelerin yapmış oldukları işlemler hukuka uygun kabul edilir.

Ancak çeşitli sebeplerle idarelere hukuka aykırı işlemler yapabilirler. İşte bu hukuka aykırı olan işlemler menfa-atleri zedelenenler tarafından yetkili mahkemede dava açılırsa, yetkili mahkemenin verdiği yaptırım, iptal yaptı-rımıdır.

İptal, idari işlemi geçmişe yönelik olarak etkiler. İptal ile işlem hiç yapılmamış sayılır.

e. Hükümsüzlük (Geçersizlik): Yapılan bir işlem veya eylemin hukukun gerektirdiği temel şartlara uymaması sonucu geçersiz sayılmasıdır. Hükümsüzlük durumu kendi içinde 3’e ayrılır.

a. Yokluk: Yapılan bir işlemin hukuki açıdan hiç olmamış kabul edilmesi

Örneğin: Evlendirme memuru huzurunda yapılma-yan bir evlilik geçersiz sayılır.

b. Butlan: Ehliyet, şekil ve konu gibi kanunun aradığı zorunlu hallerden birinin eksikliği veya kanuna, kamu düzenine ve ahlâka aykırılığı ha-linde hukuken kendiliğinden geçersiz olmasıdır. Butlan mutlak ve nisbi olmak üzere 2’ye ayrılır.

Mutlak Butlan: Yapılan hukuki işlemin baştan itibaren geçersiz olmasıdır.

Örneğin: Evli birinin ikinci bir evlilik yapması veya bir evin satışının resmi bir antlaşmayla değil sözlü şekilde yapılması

Nisbi Butlan: Bir hukuki işlemin baştan itibaren geçersiz olmayıp, taraflardan birinin itirazı sonucu hakimin dikkate alacağı bir eksikliği ifade eder.Örneğin: Baskı ve zor altında alınan bir imzaya dayalı sözleşme normal koşullarda hukuka uygun-dur; ancak mağdur tarafın itirazı ile bu sözleşme geçersiz sayılır.

c. Tek Taraflı Bağlamazlık: Yapılan bir sözleş-menin taraflarından birinin fiil ehliyetine sahip ol-maması nedeniyle işlemin geçersiz sayılmasıdır.Örneğin: 16 yaşındaki birinin borç senediyle araba alıp borcunu ödememesi

f. Müsadere (Zoralım): Ceza hukukunda uygulanan bir yaptırım türüdür. Kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın devlet tarafından zorla alınmasına müsadere denir. Müsadere eşya müsade-resi olabileceği gibi kazanç müsaderesi de olabilir. Eşya müsaderesinde suçta kullanılan veya sırf suçun işlenmesi için oluşturulmuş veya suçun sonucunda ortaya çıkan eşya müsadere edilir. Bu eşya eğer tüke-tilmiş ortadan kaldırılmış ise eşyanın değeri kadar malvarlığı değeri müsadere edilir. Kazanç müsadere-sinde ise suç sonucunda elde edilen veya suçun konu-sunu oluşturan yada suçun işlenmesi için sağlanan menfaatlerin müsadere edilmesi söz konusudur.

Hukuk

Hukuk, bir toplumda kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve devlet gücü ile uyulması zorunlu hâle getirilmiş olan kurallar bütünüdür.

Amaç yönünden hukukun, toplumun genel yararını veya bireylerin ve toplumun ortak iyiliğini sağlamak amacı ile konulan ve kamu gücü ile desteklenen kuralların bütünüdür.Hukukun amacının adaleti sağlamak ve bir toplum içinde insanların birbirine karşıolan davranışlarını ve ilişkilerini düzenlemektir.Hukuk kuralları toplumların varlığını ve sürekliliğini sağlar. Bu bakımdan bir toplum için hukuk kuralları şarttır.

Hukuk kurallarının içinde yasaların dışında örf ve âdet kuralları da yer almaktadır. Bir toplumun yürürlükte olan hukuk kurallarının bilmeden ona uyma sebebi, toplumdaki örf ve âdetlerin hukuk kuralları içerisinde yer almasıdır.Hukukun kaynakları, insanların töre ve geleneklerinden doğmuş, yazının ortaya çıkmasından çok önceleri oluşmuştur. En eski hukuk kuralları Hammurabi Kanunları’dır.Yazılı olsun olmasın hukuk kurallarını diğer kurallardan ayıran en önemli özellik devletin yaptırım gücü ile desteklenmesidir.

Hukukun Bölümleri

Hukuk kurallarının bir kısmı, şahıslar ile şahıslar arasındaki ilişkileri, bir kısmı ise şahısla ile toplum (devlet) arasındaki ilişkileri düzenler.

Hukuk, Özel Hukuk ve Kamu Hukuku olmak üzere ikiye ayrılır.

Özel Hukuk

Bir şahıs ile diğer bir şahıs arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına “özel hukuk” denir.

Özel hukukun dalları şöyledir:

Medeni Hukuk

Kişilerin birbirleri ile olan ilişkilerini, aile ilişkilerini, miras durumlarını ve eşyayı konu olan hak ve borçlarını düzenleyen hukuk dalıdır. Gayrimenkul edinme, evlilik, mirasın paylaşımı gibi ilişkiler, bu hukuk içinde düzenlenmiştir.

Ticaret Hukuku

Kişilerin “ticari” nitelikteki ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür.

İş Hukuku

İş hukuku işçi ile işveren arasında bir hizmet sözleşmesinden doğan ilişkileri (hak ve yükümlülüklerini) düzenleyen hukuk dalıdır. İşçinin iş güvenliği, kıdem tazminatı, yıllık izinleri, ücreti gibi konular bu hukukun içinde yer alır.

Borçlar Hukuku

Borç ilişkilerini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Taraflar için borç doğuran ilişkilerin neler olduğunu, bundan ne gibi haklar ve borçlar doğduğunu, borçların nerede, ne zaman nasıl ifade edileceğini, hüküm ve sonuçları, borcu sona erdiren nedenlerin neler olduğu konuları Borçlar Hukuku’nun konularıdır. Bir arkadaşınıza kefil olmanız, bir araç gereç satın almanız, arabanızı tamir ettirmeniz gibi.

Devletler Özel Hukuku

Özel hukuk alanında yabancı unsur taşıyan hukuki ilişki ve ihtilafların çözümünde uygulanacak kurallardan oluşmuş hukuk dalıdır.Çeşitli devletlere bağlı bulunan kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerinde, hangi

devletin kanununun uygulanacağını veya bu ilişkilerle ilgili davaların hangi devletin mahkemesinde görüleceğini gösteren hukuk kuralları ile kişilerin veya şeylerin uyrukluğunu düzenleyen hukuk kurallarından oluşur.

Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku

Kişilerin ürettiği bilim ve sanat eserleri üzerindeki haklarını düzenleyen hukuk dalıdır.Bilgisayar programının hangi koşullarda üretilebileceği ve satılacağı bu hukuk içinde yer alır.

Kamu Hukuku ve Kamu Hukuku Dalları

Bir şahıs ile devlet veya bir devlet ile diğer bir devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına “Kamu Hukuku” denir.

Kamu Hukuku dalları şöyledir:

Anayasa Hukuku

Devletin şeklini, yapısını, organlarını, kişilerin hak ve özgürlüklerini, devlete karşı ödevlerini düzenleyen bir hukuk dalıdır.Bugünkü Anayasa, 1982 yılında halkoyuna sunularak yürürlüğe girmiştir.

Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti; Atatürk milliyetçiliğine bağlı, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Dili Türkçe’dir. Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.Anayasamız, herkese eşit temel hak ve hürriyetler, sosyal ve ekonomik haklar tanımış, bu hakların korunması ve kullanılmasının sağlanması için devlete ödevler yüklemiştir.Anayasa, hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında temel ölçüleri de koymuştur.Devlet güçlerinin üç ayrı organ arasında paylaştırılmasına kuvvetler ayrılığı denir.

Devletin görevlerini yerine getirmek için sahip olduğu yetkiler 3 ayrı devlet gücünü oluşturur:

Yasama Gücü: Kanun yapma yetkisine sahip olan kurum Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Yürütme Gücü: Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulundan meydana gelir.

Yargı Gücü: Bağımsız mahkemelerdir.

Meclis, Başbakan ve Bakanlar Kurulunu denetleyebilir. Bunun için denetleme yöntemlerini kullanır. Bu yöntemler şunlardır:

Meclis araştırması: Meclisin belli bir konuda bilgi sahibi olması amacıyla açılır. Bunun sonucunda kanun çıkarılabilir.

Gensoru: Bakanlar Kurulunu veya bir Bakanı görevden alma amacıyla görüşme açılmasıdır. Görüşme sonunda ya güvenoyu alır veya güvensizlik oyu alır,görevini bırakır.

Soru önergesi: Yazılı veya sözlü olarak Bakanlar Kurulu adına Başbakandan bilgi istemektir.

Meclis soruşturması: Başbakan veya Bakanlar hakkında uygulamaları nedeniyle soruşturma açılmasıdır.

Genel görüşme: Devlet ve toplumu ilgilendiren belli bir konunun genel kurulda görüşülmesidir.

Anayasada belirtilen temel hak ve hürriyetler şunlardır:

Kişi dokunulmazlığı
Kişi hürriyeti
Özel hayatın gizliliği
Konut dokunulmazlığı
Haberleşme hürriyeti
Yerleşme ve seyahat hürriyeti
Din ve vicdan hürriyeti
Açıklama hürriyeti
Seçme-seçilme hakkı
Bilim ve sanat hürriyeti
Mülkiyet hakları
Dilekçe hakkı
Sosyal güvenlik hakkı
Sendika kurma hakkı
Grev hakkı
Eğitim ve öğrenim hakkı
Başkaca hak ve hürriyetler

-HİÇ KİMSE ZORLA ÇALIŞTIRILAMAZ. ANGARYA YASAKTIR (Anayasa 18.mad.)

-ÇALIŞMA VE SÖZLEŞME HÜRRİYETİ (Anayasa 48.mad.)

-ÇALIŞMA HERKESİN HAKKI VE ÖDEVİDİR (Anayasa 49.mad.)

İdare (Yönetim) Hukuku

İdari hukuku devletin örgütlenmesini devlet içinde idari birimlerin oluşmasını, çalışma biçimlerini birbirleriyle ve kişilerle olan ilişkilerini idarenin işlemlerini ve bunun hukuka uygunluğunun koşullarını düzenleyen kamu hukukuna dair bir maddi hukuk dalıdır.

Türkiye’nin idari yapısı ikiye ayrılır:

A-Merkezi Yönetim B-Yerel Yönetim

Merkezi yönetim de kendi içerisinde Merkez ve Taşra olarak ayrıma tabi tutulur.

A. Merkezi Yönetim:

Merkezî yönetimin başında Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu vardır. Bakanlar Kurulunun başında Başbakan bulunur.

1.a-Cumhurbaşkanı : Türkiye Cumhuriyeti’ni ve milleti temsil eder. Cumhurbaşkanı seçilebilmek için kırk yaşını doldurmuş olmak, yüksek öğrenim yapmış olmak gereklidir. Yurt içinde ve dışında devleti temsil eder. Yasaları yayınlatmak, yüksek dereceli memurları atamak, uluslararası antlaşmaları onaylamak, yasaları tekrar görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermek görevleri arasında bulunmaktadır.

1.b. Başbakan ve Bakanlar Kurulu: Başbakan, TBMM üyeleri arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Bakanlar Kurulu üyeleri, başbakan tarafından seçilir ve cumhurbaşkanınca atanır. Hükümetin genel programının uygulanmasından Başbakan sorumludur.

2-Taşra Yönetimi :

Merkeze bağlı taşra teşkilatının İllere ayrılmıştır. İllerin başında Vali bulunur. Her il ilçelere, beldelere ve köylere ayrılmıştır. İlçelerin başında Valiler gibi merkezden atan Kaymakamlar, beldelerin (bucakların) Müdürleri bulunur. Köylerde ise seçimle Muhtarlar görev yapar.

B-Yerel Yönetim:

Yerel yönetim de kendi içinde ayrıma tabi tutulur.

1-İl Özel Yönetimi
2-Belediye Yönetimi
3-Mahalle Yönetimi,

4-Köy Yönetimi

1-İl Özel Yönetimi:

Başında Valinin bulunduğu İl Özel Yönetiminde bir meclis (İl Genel Meclisi) ve daimi encümenden (İl Daimi Encümeni) bulunmaktadır.

2-Belediye:

a-Belediye Başkanlığı: Mevcut belediyeler büyüklüğü dikkate alınarak İl Merkezlerinde Büyükşehir Belediyeleri oluşturulmuştur. Bugün itibariyle 30 büyükşehir belediyesi bulunmaktadır. 6360 sayılı yasayla nüfusu 750.000’ in üzerinde bulunan yerlerde Büyükşehir Belediyesi kurulmaktadır.

Belediye başkanı 5 yılda bir halk tarafından seçilmektedir.

b- Belediye meclisi : Belediyenin genel karar organıdır. Meclis üyelerinin tamamı seçimde halk tarafından seçilmektedir. Üye sayısı yörenin büyüklüğüne göre belirlenmektedir. Belediye meclisine, belediye başkanı başkanlık eder.

c- Belediye encümeni : Belediyenin diğer bir karar organıdır. Yazı işleri, sağlık, muhasebe, fen işleriyle veteriner ve teftiş kurulu müdürleri gibi yöneticiler belediye başkanının başkanlığında toplanır. Önemli kararları meclis alır ve bu kararların uygulanması işini encümen yürütür . Belediyelerin bütçeleri, vali ya da kaymakam tarafından onaylanarak yürürlüğe girer.

3-Mahalle Yönetimi.

Belediye örgütlenmesinin bulunduğu yerleşim yerlerinde hizmetlerin yerine getirilmesi için ayrıca bir mahalle yönetimi bulunmaktadır. Mahalle ayrı bir tüzel kişiliğe sahip değildir. Yönetimleri seçimle oluşmaktadır. Yapılacak seçimde muhtar ile ihtiyar heyeti seçilir. İhtiyar heyeti dört asil ve dört yedek üyeden oluşur.

4-Köy Yönetimi:

İçişleri Bakanlığının yetkileri arasında köy kurulması yetkisi de vardır. Bakanlık işbu yetkisine dayanarak köy kurulmasına karar verebilir. Köyler Köy Kanununa göre oluşturulur. Köyün başında muhtar bulunur. Muhtar hem yerel yönetimin hem de özel yönetimin başıdır. Köy ilköğretim okulu müdürü ve köy imamı köy ihtiyar heyetinin doğal üyeleridir. Diğer üyeler 5 yılda bir seçilen üyelerdir bunlara aza da denir. Köy yönetiminin geliri köylünün gelir durumuna göre alınan salma adındaki vergidir. Köy halkı bazı işleri ortaklaşa çalışarak yaparlar buna imece denir.

Ceza Hukuku

Suç teşkil eden eylemlerle bunların karşılığı olan cezaları tayin eden hukuk dalıdır.

Ceza hukukun genel ilkeleri şöyledir:

Kanunsuz suç ve ceza olmaz.
Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz.
Bir kimse yargı önünde suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılır.
Herkes kendi eyleminden sorumludur.
Suç işlendikten sonra yürürlüğe giren ceza kuralları, suçlunun aleyhine ise geriye yürümez. Suçlunun yararına ise geriye yürür.

Suç, karşılığı ceza olan hukuk dışı bir eylemdir. Hangi eylemin bu nitelikte olduğu ve bu eylemin karşılığı (müeyyidesi) olan cezayı, kanun tayin eder. Bu husus Ceza Hukuku’nun çok eski ve temel bir ilkesi olan kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesiyle ifade edilmektedir.

Yargılama (Usul) Hukuku

Yargı organlarının (mahkemelerin) kuruluş ve işleyişini ve yargılamanın nasıl yapılacağını düzenleyen hukuk dalıdır.

Yargılama ilkeleri şunlardır:

İddia eden ispat etmek zorundadır.
Tarafsızlık
Resmî belgelerin ispatının gerekmemesi
Uyuşmazlık hâlinde davaların açıldığı mahkemelere birinci derece mahkemeleri denir. Bu mahkemelerin kararlarının yeniden incelendiği yüksek mahkemeler; Danıştay,Yargıtay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek Mahkeme’dir. Bunlara “denetim mahkemesi” de denir.

Kanunda açıkça öteki gruplara giren, mahkemelerce bakılacağı bildirilmeyen bütün davalara adli mahkemelerce bakılır.

Adli mahkemeler, hukuk ve ceza mahkemeleri olarak ikiye ayrılır.

İlk derece adli mahkemelerin verdiği hükümleri denetleyen yüksek mahkeme Yargıtay’dır.

Yargı organları (mahkemeler) şunlardır:

Anayasa Mahkemesi:

Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İç Tüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı konusunda açılabilecek davalara bakar. Ayrıca, yüksek devlet görevlerinde bulunanların görevleriyle ilgili suçlarından doğan ceza davalarına Yüce Divan sıfatı ile bakar.

Yargıtay:

Birinci derecedeki mahkemelerin verdiği kararları, temyiz yoluyla gelmesi hâlinde inceleyip denetleyen kurumdur. Kararı onar veya bozar.

İdari Mahkemeler:

İdari eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıkların çözüm yeri idari mahkemelerdir.

Bunlar İdari Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay’dır.İlk derece idari mahkemelerin verdiği hükümleri denetleyen yüksek mahkeme Danıştay’dır.

Askerî Yargıtay:

Askerî yargıyı da askerî mahkemeler ve denetim mahkemesi olarak Askerî Yargıtay yürütür. Askerî kuruluşlarla ilgili idari uyuşmazlıklar ise Askerî Yüksek İdare Mahkemesi tarafından çözümlenir.

Danıştay:

Hem üst derece idare mahkemesi, hem de devlet kuruluşları için danışma ve inceleme organıdır.

Sayıştay :

Devletin mali durumlarını, gelir ve giderlerini denetleyen kurumdur.

Yüksek Seçim Kurulu:

Seçimlerle ilgili uyuşmazlıları çözen kurumdur.

Devletler Genel Hukuku:

Bağımsız devletler veya milletlerarası kuruluşlar (örneğin, NATO ve Birleşmiş Milletler’in kuruluş ve işleyişleriyle ilgili kurallar) arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır.

Vergi Hukuku:

Devletin vergilendirme yetkisini, bunun şeklini, kapsamını vergileri tarh ve tahakkukunu, tahsilini düzenleyen hukuk dalıdır.

Hukukun Kaynakları :

Hukuk kurallarının nasıl ve ne suretle meydana geldiklerini, nereden çıktıklarını ifade eden kaynaklara hukuku doğuran kaynaklar veya hukuku yaratan kaynaklar denir.

Hukukun kaynakları 3 grupta toplanabilir:

Yazılı Kaynaklar Yazısız Kaynaklar Yardımcı Kaynaklar

Anayasa Örf ve âdetler Yargı kararları (içtihatlar)

Kanunlar Bilimsel görüş (öğreti)

Kanun hükmünde kararnameler

Tüzükler

Yönetmelikler

Uluslararası Anlaşmalar

Yazılı Kaynaklar

Türkiye Büyük Millet Meclisince hazırlanıp yürürlüğe konulan ve yürürlülük süresince uygulanan kuralların yer aldığı kaynaklardır.

Kanunlar:

Kanun, yasama organı tarafından yazılı bir şekilde genel, sürekli ve soyut hukuk kurallarına verilen addır. Kanunların Anayasa’ya uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetlemektedir.

Bakanlar Kurulunun (Hükümetin) hazırlayarak Meclise sunduğu kanun projelerine kanun tasarısı denir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, sundukları projeye ise kanun teklifi denilmektedir.

Cumhurbaşkanı, 15 gün içinde kanunu yayımlar veya görüşülmesi için tekrar TBMM’ye geri gönderir. Cumhurbaşkanının bütçe kanunlarını geri gönderme yetkisi yoktur.

TBMM, Cumhurbaşkanının geri gönderdiği kanunu aynen kabul ederse bu durumda Cumhurbaşkanı kanunu yayımlamakla yükümlüdür.

Kanunun yürürlüğe gireceği gün, genelde kanunda belirtilir. Yazılmamışsa Resmî

Gazete ile yayımlandığı günü izleyen 46. gün yürürlüğe girer. Her kanunun bir adı ve numarası vardır.

Kanun Hükmünde Kararnameler:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği bir yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulu tarafından belli konularda çıkartılan belli yazılı hukuk kaynaklarıdır.

Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılmaktadır. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girer. TBMM, bu kararnameyi denetlemek, uygun bulmuyorsa kaldırmak veya değiştirmek yetkisine sahiptir.

Anayasamız temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle, siyasi haklar ve ödevlerin sıkıyönetim hâliyle olağanüstü hâller dışında kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğini kabul etmiştir.

Tüzükler (Nizamname):

Tüzükler, herhangi bir kanunun uygulanmasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve Danıştay’ın incelemesinden geçirtilerek Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılır.

Cumhurbaşkanı tarafından imzalanır ve kanunlar gibi Resmî Gazete’de yayımlanır.

Tüzük çıkarma yetkisi Anayasa tarafından sadece Bakanlar Kuruluna tanınmıştır.

Tüzüklerin iptaline ilişkin davalara “Danıştay” bakar.

Yönetmelikler (Talimatname):

Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır.

Kamu kuruluşları, yönetmelik çıkarma yetkisine sahiptir. Yani yönetmelikleri çıkarmak için bir yasaya gerek yoktur. Sadece yasa ve tüzüklere aykırı olmaması gerekir.

Yönetmeliklerin kanuna aykırı olduğu iddiası, adalet mahkemelerinde ileri sürülebileceği gibi, yönetmeliğin iptali için Danıştay’a da başvurulabilir.

Sınıf Geçme Yönetmeliği, Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Yönetmeliği gibi.

Uluslararası Anlaşmalar:

Türkiye’nin, başka ülkeler veya uluslararası kuruluşlarla imzaladığı anlaşmalar,Meclis tarafından onaylanınca, Cumhurbaşkanının onayından geçince yürürlüğe girer.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, uluslararası anlaşmalara örnek verilebilir.

Yazılı Olmayan Kaynaklar

Herhangi bir uyuşmazlık hâlinde, olaya uygulanabilecek hukuk kurullarının bulunmadığında, toplumda yaygın ve insancıl bulunan örf ve âdet kurallarından yararlanılır.

Örf ve âdetler, olayın çözümüne yardımcı kaynaklardır.

Hukuk, halk tarafından uygulanagelen din, ahlak, gelenek, örf gibi kültür unsurlarından etkilenir.

Hukuk kuralı hâline gelebilmesi için bir geleneğin,

Sürekli olması,
Halk tarafından benimsenmiş olması,
Yaptırım gücünü devletten almış olması gerekir.
Yardımcı Kaynaklar

Bir uyuşmazlık hâlinde olaya uygulanması zorunlu olmayan fakat uyuşmazlığın çözümlenmesinde kendisinden yararlanılan kaynakladır. Bağlayıcı hükümleri yoktur.

Hukukun yardımcı kaynakları yargı kararları ( içtihatları) olabileceği gibi bilimsel görüş (öğreti) de olabilir. Bunları şu şekilde incelemek mümkündür:

Mahkeme Kararları (İçtihatları-Görüşleri):

Bunlar bir uyuşmazlığın çözümü hususunda mahkemelerin benzer olaylarda vermiş olduğu kararlardır. Uyuşmazlığın çözümünde bu kararlardan yararlanılır.

Bilimsel Görüş:

Hukuk ilmiyle uğraşanların belli bir hukuksal konuyla ilgili görüş ve düşünceleridir.

Bu görüş ve düşünceler, bir uyuşmazlıkta kendisine başvurulan yardımcı kaynakladır. O hâlde yargıç, uyuşmazlığı çözümlerken öğretide savunulan görüşlere uygun karar vermek zorunda olmayıp bunlardan yararlanma yetkisine sahiptir.