GENEL PROFİL

Tarımsal faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için birçok araç ve gereç, en eski çağlardan beri kullanılagelmiştir. Artan nüfus ile birlikte özellikle son 250 yıldır, tarımsal ürünlere olan talep de aşırı miktarda artmıştır. Malthus gibi bazı bilim adamları ve düşünürler ise nüfus artışı ve yiyecek artışı oranlarının dengelenmemesi durumunda ortaya çıkabilecek ciddi tehlikeleri ortaya koymaya çalışmışlardır. Açlık çağlar boyunca ve hala günümüzde bile insanoğlunun karşı karşıya bulunduğu en ciddi tehlikelerden biridir.
Tarlaları sürmek, tohumları ekmek, gübrelemek, sulamak ve ekinleri hasat etmek ya da toplamak için saban ve hayvan gücü ile birlikte mekanik birçok alet kullanılmıştır. Ancak sanayi devrimi ile birlikte, buhar gücünün yaygın olarak kullanılmaya başlaması, tarım sektörünü de yakından etkilemiştir.
Devrimle birlikte, hayvanların yürüttükleri işler çok daha hızlı, seri ve hatasız bir şekilde makinalar tarafından yapılmaya başlanmıştır. Daha sonra akaryakıtla çalışan diğer motorlu makinaların keşfiyle birlikte, hem verim daha da artmış hem de insangücüne olan bağımlılık giderek azalmıştır.
Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte, ekimden hasata kadar yapılan bütün işlerde makinalar kullanılmaktadır. Bu zamandan büyük bir kazanç sağlarken, verimlililk konusunda da çok ciddi katma değerler sağlamaktadır. Bu nedenle, gelişmiş tarım tekniklerinin uygulandığı çağdaş ülkelerde, nüfusun sadece çok küçük bir oranı çiftçilik yapmaktadır. Makinaların kullanılması, büyük arazilerin kolayca ekilmesini-biçilmesini sağladığı için tarımsal reformun gerçekleştirilmesini de kolaylaştırmıştır.
Tarım makinalarının kullanımı verimliliği arttırmaktadır ancak bunun yanında birçok tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Bu makinaları kullananların, iş sağlığı ve güvenliği bakımından tehlikeleri iyi tanımaları gerekmektedir.
ABD’de, makinalara ve yüksek teknolojiye dayalı tarım faaliyetleri sürdürülmektedir. Tarım sektörü ABD’de 100.000 kişi başına en çok ölüm görülen sektörlerden biridir. Bütün sektörlerin ortalaması (1980-1989) 100 bin kişi için 7,0 iken tarım için bu 22,9 olmuştur. Makinaların doğurduğu tehlikeler, gerçekten çok ciddidir.
ABD’de çiftliklerde yaşayan 19 yaş altındaki 2,000,000 çocuktan, her yıl 100,000 kadarı üretim ve çiftlikte yapılan işlerle bağlantılı bir sebepten ötürü kazaya uğramaktadır. Tarım, genç işçilerin çok görüldüğü bir sektördür. Makinalaşmanın bu kadar yoğun olması, beraberinde birçok risk getirmektedir.
ILO’nun 1921 tarihli Tarımda Asgari Yaş Sözleşmesinin tamamlayıcısı olarak görülebilecek 1973 tarihli 138 sayılı sözleşmesinde, 15 yaşı tamamlamak ve zorunlu eğitimi bitirmiş olmak bir sınır olarak görülmüş, ayrıca tehlikeli işlerde de 18 yaş altı yasak olarak kabul edilmiştir. Tarım makinaları, son derece tehlikelidir. Bu nedenle mevzuatta tarım makinaları için de 18 yaş sınır olarak kabul edilmelidir.

TEHLİKELER
Tarım makinalarının büyük bir miktarda güç kullanıyor olması, yaptıkları işin hem makinayı kullanan hem de etrafında ve yakınında duranlar açısından tehlikeli olmasına neden olmaktadır. Makinaları üretenler güvenlik konusunda önlemler alsalar da, işin doğası gereği bazı risklerden kaçınmak mümkün olmamaktadır. Tarım makinalarının neden olduğu kazaların önemli bir bölümü insan hatalarından kaynaklanmaktadır.
Birçok durumda kullanıcı, birşeyi unutmakta, risk almakta, uyarıyı dikkate almamakta, yeterince dikkatli davranmamakta ya da güvenlik kurallarına uymayı ihmal etmektedir. Kazalar çoğu zaman sakatlıklara ve hatta ölümlere neden olmaktadır. Bu nedenle tehlikelere karşı uyanık olmak ve önlem almak gerekmektedir.
Biçme makinası, traktör, öğütücü, biçer döğer, körük, kıyma makinası, matkap, balya makinası birbirinden farklı görünse de, benzer tehlikeler yaratmaktadırlar: Kesilme, parçalanma, makinaların içine çekilme veya çalışırken fırlattıkları nesnelere maruz kalma.
Tarım makinaları; keskin köşelere, dişlilere ve zincirlere, dönen millere, haraketli bıçaklara ve kaldıraçlara sahiptir. Makinaların üzerinde çalışırken düşme ve yakınında bulunma da yaralanmalara neden olabilmektedir.
Makinaların bazı tehlikeli parçalarının üzeri, işin gerekleri nedeniyle tamamen kapatılamaz. Makinaları kullananlar bakım için bazı koruyucu parçaları yerinden çıkardıktan sonra geriye takmamaktadır. Bu çok ciddi tehlikelere neden olmaktadır.
Genel olarak makinaların doğurduğu tehlikeleri aşağıdaki ana-başlıklar halinde toplamak mümkündür.

Kesme Noktaları
Tıpkı makaslarda olduğu gibi keskin iki yüzeyin birbirine güç kullanılarak yaklaştırılması tehlikeli noktalar oluşturur. Kesme amamcıyla yapılmış olan bıçaklar gibi toprağı delmek amacıyla kullanılan burgulu matkaplar da kesme noktaları oluşturur. Büyük bir güçle dönerek toprağı delen bu makinalar aynı zamanda birer kesme noktalarıdır.
Bu nedenle tarım işçileri bu konularda eğitilmeli ve tehlikeleri iyice öğrenmeleri sağlanmalıdır. Bu tür kesici ve delici makinalar aynı zamanda büyük bir güçle çalıştığı için yakın çevreye topraktaki çakıl ve taş gibi bazı sert nesneleri de fırlatırlar.

Kıstırma noktaları
Dönen iki parçanın tıpkı çamaşır makinalarının sıkmak için kullanılan merdanelerinde olduğu gibi nesneleri kıstırma noktaları oluşturması oldukça tehlikelidir. Kayış ve zincirlerle çalışan silindirik dişliler de yine aynı şekilde kıstırma noktaları oluşturular.
Elbette kendi başlarına hareket ederken bu parçaların oluşturduğu bir tehlike yoktur. Bu kıstırma noktalarına ellerin, parmakların ya da ayakların yaklaşması tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Özellikle giyilen elbislere son derece dikkat edilmelidir. Yırtık, sökük ve bol elbiseler her zaman çok tehlikelidir. Sarkan kumaş parçaları, bu dönen parçalara yaklaşırken kişilerin haberi olmamakta ve bir anda parmakların, ellerin veya ayakların kısıtırılmasına neden olmaktadır.

Sıkışma noktaları
Özellikle hareket eden iki parçanın birbirinin içine geçmesi veya yaklaşması sırasında bazı önemli tehliekeler meydana gelebilir. Traktörlerin arkasına takılan ve bağlanan bazı parçalar vardır. Traktörler bu parçaları çekerken, bu parçaların üzerindeki makinalar kesme ve biçme gibi çeşitli işleri yaparlar. Bu parçalar traktöre bağlanırken motor hala çalışıyorsa eller ve parmaklar ani bir hareket sonucunda iki parçanın arasına sıkışablir.

Spiral yaylar
Yaylar genellikle esneklik özelliklerine sahip oldukları için tarım makinalarında da sıkça kullanılırlar. Bir güç ile esnetilmemişken ya da gerilmemişken bir tehlike arz etmezler. Ancak gergin durumdayken, gevşeme sırasında hareket yönlerine bağlı olarak kıstırabilir ya da sıkıştırabilirler. Bu nedenle spiral yaylarla da dikkat etmek gerekmektedir.

Hidrolik sistemler

Hidrolik makinalar çok yüksek basınç altında sıvılar içerirler. Bu nedenle bu sistemlere ayit olan parçalar sıkıştırılır, gevşetilir ya da çıkarılırken öncelikle basıncın alınması gerekir. İğne deliği kadar bir aralıktan bile jet hızıyla fışkıran basınçlı sıvılar insan derisini rahatlıkla delebilirler. Ayrıca unutmamak gerekir ki bu sıvılar genellikle çok sıcaktır. Hidrolik makinalarla ilgili çalışmalar yapılmadan önce sistemi çalıştıran motor kapatılmalı ve basınç alınmalıdır aksi takdirde çok tehlikeli kazalarla karşılaşmak olasıdır

HAYVANCILIK SEKTÖRÜ GENEL BİLGİ

Hayvanların evcilleştirilmeye başlatılmasının, 10 bin yıllık bir tarihe sahip olduğu düşünülmektedir. Bu tarihten önce hayvanlar doğal ortamlarında avlanmış ve insanlar tarafından yenmiştir. Yerleşik tarıma geçilmesiyle birlikte, avcılık faaliyetinde de değişimler yaşanmaya başlanmıştır. Tarımla birlikte hayvanlar evcilleştirilmiş ve bu hayvanlar besin kaynağı olarak kullanılmıştır. Bu şekilde besicilik bir sistematiğe oturtulmuş ve hayvanlar beslenmeye başlamıştır. Büyükbaş hayvanlar ve küçükbaş hayvanlar farklı şekillerde beslenmeye başlamış ve günümüze kadar önemli değişimler içinden geçerek gelişmiştir.
Bugün hayvancılık, dünyada dev bir sektördür. Dünyanın çeşitli yerlerinde farklı şekillerde besicilik işi yürütülmektedir. Dünyanın gelişmiş bölgelerinde, değişen teknoloji ve bilim ışığında hayvancılık sektörü de farklı boyutlar kazanmıştır. Çok daha fazla hayvanın besi çiftliklerinde beslenebilmesi ve tüketim gereksinmesini karşılayabilmesi için, bu konuda da verimlilik ön plana çıkarılmıştır. 10 binlerce hayvanı çobanların gezdirmesi ve otlatması mümkün olamayacağı için, dar ve kapalı alanlarda bu hayvanların yetiştirilebilmesi için yeni yöntemler bulunmuştur. Geleneksel yöntemlerle hayvancılığın yapıldığı bölgeler ise, dünyanın genellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan coğrafyalarını kapsamaktadır. Verimliliğin az olduğu bu bölgelerde, bu işle uğraşanların büyük bir kısmı da fakirlik içinde yaşamaktadır.
Dünya nüfusunun giderek artması ve buna bağlı olarak talebin artması, beslenen hayvan sayısını arttırmıştır. Büyük miktarlarda tüketimi karşılayabilmek için üretim yapılırken bazı önemli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bunlardan en önemlisi, bu hayvanların hastalık kapmadan üretilebilmesidir. Gerçekten de hayvanlardan insanlara bulaşan birçokvirüs ve bakteri sayısız hastalığa neden olabilmektedir. Örneğin Listeria* ve Salmonellae*, mandıra ürünlerinde bulunan bakterilerdir ve ciddi hastalıklara neden olabilmektedirler. ABD’de her yıl bu tür yiyeceklerden kaynaklanan 33 milyon hastalık olgusunun bulunduğu ve 9 bin ölüme rastlandığı tahmin edilmektedir. Bu sağlık açısından sektörün ne önemde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

HAYVANCILIK SEKTÖRÜ İŞÇİLERİ İÇİN SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

Hayvancılık sektöründe daha önceki bölümlerde anlatıldığı gibi hayvanlardan insanlara bulaşan zoonotik*hastalıklar vardır. Bunların tamamına yakını son derece tehlikeli, ciddi sağlık sorunları yaratan hastalıklardır. Bu nedenle bazı önlemlerin alınması gerekmektedir.
Hayvanların aşılanması, insanların aşılanması, çalışma ortamında sağlık önlemleri alınması, yiyeceklerin sağlıklı şekillerde kullanılması(sütün pastörize edilmesi, etin iyice pişirilmesi) hastalıklara yakalanma riskini azaltacaktır. Doğru antibiyotiklerinkullanılarak dirençli bakterilerin gelişiminin engellenmesi bu hastalıkların önlenmesinde çok önemlidir. Bu hastalıkların nasıl bulaştıkları konusunda kavramsal bir çerçeve yaratılarak kişilerin bilgilendirilmesi de gerekmektedir.
Kişisel Koruyucu Donanımların kullanılması bu sektörde çalışanların sağlık ve güvenliği için son derece önemlidir. Kapalı alanlardayerel cebri çekişli havalandırma sistemlerin kurulması ve düzenli temizlik yapılması maruz kalınan toz miktarını önemli ölçüde azaltacaktır. Solunum Koruyucu donanımlar kullanılarak ortamda bulunan tehlikeli gazlar ve tozlarla temas engellenebilir. Ortamdaki tozu süzmek için uygun toz maskeleri kullanılmalıdır. Diğer tehlikeli ve öldürücü olan gazlara karşı korunmak için ise sadece tozları süzen maskeler yeterli olamaz. Bunun için havayı süzebilecek solunum maskeleri ve aygıtları gerekmektedir.
Sektörde cilt hastalıkları da son derece yaygındır. Gübreler, bitkiler, yemler, pestisitler, otlar, böcekler, güneş, mikroplar, bakteriler ve virüsler cilt hastalıklarına neden olmaktadır. Bu nedenle çalışılan ortama uygun koruyucu giysiler kullanılmalıdır.
*Aktinik keratozlar, diğer adı ile solar keratozlar, güneşin sebep olduğu, bu nedenle de daha sık olarak güneş gören alanlarda görülen bir hastalıkltır. Yüz, el, kol ve boyun aktinik keratozların en sık görüldüğü alanlardır.Bu oluşum açık tenli, sarı saçlı ve renkli gözlü kimselerde daha sık görülürler. Seboreik keratoza göre daha düz ve kırmızıdır. Aktinik keratozlar kansere dönüşebilir. Bu tip gelişimlerde kabarma, kızarma ve yapısında bozulma oluşursa deri hastalıkları uzmanına muayene olmak gerekir.

Astım, solunum yollarının ataklar halinde gelen tıkanmaları ile kendini gösteren kronik bir hastalığıdır. Astımda solunum yollarının şişmesi ve tıkaçların oluşması sonucu havanın akciğerlere girip çıkması engellenir. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Ataklar sırasında öksürük, göğüste sıkışma hissi, solunumda hızlanma, hırıltı ve nefes darlığı olur. Astımlı hastalar çevredeki birçok maddeye astımlı olmayanlara göre daha duyarlıdır. Bu uyarılar hastalarda hırıltı ve öksürüğe yol açar.
Burun iç yüzeyi mukoza diye de bilinen bir tabaka ile döşelidir. Bu mukoza üzerinde burundan geçen solunum havasının filtre edilmesi ve nemlendirilmesi görevini üstlenmiş hücreler vardır. Ancak bu hücreler solunum havası ve dış ortamla çok yakın ilişkileri nedeniyle allerjenlerle sık olarak karşılaşmakta ve duyarlı hale gelmektedir. Bu duyarlılaşma normal burun mukozasını değişime uğratır. Bu değişimler sonrası Allerjik nezle veya allerjik rinitdenilen bir tablo ortaya çıkar. Bu tabloda burun kaşıntısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırık, gözlerde kaşıntı ve sulanma gibi belirtiler gözlenir. Ayrıca bu belirtilere eşlik eden yeni bazı hastalıkların görülmesine de neden olurlar.
Bronşit, akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki zarın iltihaplanmasıdır. Akut ve kronik olarak iki gruba ayrılır.
1- Akut Bronşit: Genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar sırasında görülür.
2- Kronik Bronşit: Bu çeşit bronşitte; havayollarını yağlayan bezler büyümüş, iç yüzlerinde bulunan tüyler görevini yapamaz olmuştur.
Bruselloz, brusella bakterilerinin neden olduğu, infekte hayvanlardan insanlara bulaşabilen bir hayvan hastalığıdır. En sık bulaşma nedeni kaynatılmamış, pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin kullanımıdır. Çiğ etle de bulaşması mümkündür. Brusella bakterileri annenin hastalığı sırasında anne kanında bulunup, bazen anne karnındaki bebeğe bulaşır. Bu bulaşma düşük ve anne karnında bebek ölümü ile sonuçlanabilir. Bruselloz çeşitli antibiyotiklerle tedavi edilebilir.

Cilt kanseri, deri üzerindeki iyileşmeyen yaradır. Görünür yerde olduğu için tanısı kolay ve tedavi edildiği takdirde ölüm riski düşük tümörlerdir. Vücudun her yerinde görülürse de sık olarak güneşe sunuk kalan bölgelerde rastlanır.

Çiftçi Akciğeri, küflenmiş saman veya kuru ot tozlarının, çiftçilerin solunum yoluyla akciğerlerine girmesinden meydana gelen akut bir akciğer hastalığıdır.
Bulaşıcı hastalık ya da enfeksiyon hastalıkları, hastalık yapıcı, herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklardır. Hastalığı yapan organizmalar, virüsler, bakteriler, mantarlar olabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşabilir. Şarbon, AIDS, frengi, tifo, kolera, verem, boğmaca, sıtma, kızamıkçoık, belsoğukluğu ve daha birçok hastalık enfeksiyon hastalıklarıdır.

Hidatik Kist, hastalığında etken, Echinococcus multilocularistir. Erişkin hali köpeklerde yaşayan bu parazitin kedilere bulaşması ara konakçısı olan fareler aracılığı ile olmaktadır. Kedi veya köpeklerin dışkısı ile atılan yumurtaların ara konakçı fareler tarafından alınması ile ve vücudunda bu kisti taşıyan farenin kediler tarafından yenilmesi ile kediye bulaşır. Parazit kedilerin bağırsağında gelişerek yaklaşık 2 aylık bir sürede erişkin şeklini alır. Kedinin dışkısı ile dışarı atılan yumurtaların tekrar fareler ve kediler tarafından alınması ile siklus devam eder. Farelerin ve fare ile beslenen kedilerin insan ile teması fazla olmadığından, insanlara bulaşma nadirdir. Ancak bulaşma olduğu durumlarda insanlarda karaciğer başta olmak üzere akciğer, periton, böbrek ve beyin gibi organlarda hidatik kist oluşturabilir.

Kontakt dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu reaksiyonların % 80’ i tahrişe bağlı reaksiyonlar (örneğin: bulaşık yıkama sonucu oluşan el gibi), % 20’ si de allerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra oluşmaz. Temas sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en yoğundur; derinin diğer bölgelerinde de olabilir.
Kuduz, insanlarda ve özellikle et yiyen hayvanlarda görülen, beyine yerleşerek felçlere neden olan ve ölümle sonuçlanan bir hastalıktır. İnsanlara kuduzu en çok bulaştıran hayvan köpektir. Bunun yanı sıra kurt, çakal, sırtlan, tilki, ayı ve eşek önemli bulaşma kaynaklarıdır. Hastalığın ortaya çıkması, hastalık etkeni olan virüs’ün vücuda girmesinden sonra ortalama 2-8 haftadır. Hastalık genellikle kişilik ve huy değişikliği, huzursuzluk, kırıklık, ateş yükselmesi, ısırık yerinin ve/veya tüm vücudun kaşınması ile başlar; huzursuzluk giderek kontrol altına alınamaz; tükürük salgısı aşırı artar. Yutma ve solunum merkezlerinin felç olması nedeniyle yutma güçlüğü ve nefes almada zorluk görülür. Bu belirtilerin başlamasından 3-10 gün sonra ölüm meydana gelir.
Köpeklerde görülen leptospira olgularının büyük çoğunluğu L.canicola, L.icterohaemorrhaigae, L.ponoma tarafından yapılmaktadır. Bakteri idrar yoluyla atılır ve vücuda mukozalardan veya yara bere olan deriden girer. Hastalık insanlara da bulaşabilir. Hastalık yazın daha sık olarak görülür. Vücuda giren bakteri iç organlara gider ve 4-10 gün süren çoğalma dönemine girer. Bu dönemin sonunda; böbrekler etkilenebilir ve bunun sonucunda böbrek yetmezliği oluşabilir,
Karaciğer etkilenirse sarılık, akut hepatit veya kronik aktif hepatit şekillenebilir;
pıhtılaşma bozuklukları ortaya çıkabilir.

Listeria enfeksiyonu, Listeria Monocytogenes adı verilen bakterinin vücuda girmesiyle ortaya çıkan bir enfeksiyondur. Bakteri, toprakta, suda ve kanalizasyon sisteminde yaşayabilir ve buradan evcil hayvanlara, vahşi hayvanlara, kuşlara, sineklere ve kabuklu deniz hayvanlarına bulaşabilir. Bakteriyi taşıyan hayvanın gübresinden sebzelere ve meyvelere geçebilir. Pastörize edilmemiş sütte, peynirde, kırmızı ette, tavuk etinde ya da deniz mahsülünde bulunabilir ve insana yine bu yollarla geçebilir. Listeria Monocytogenes bakterisi insan vücuduna girdiği zaman Listeria enfeksiyonun neden olur.

Müköz zar iltihabı, ağız-burun içi-barsak-mide-vajina ve akciğeri döşeyen zarla kaplı alanların iltihaplanması.

Q ateşi, Coxiella burnetii’nin neden olduğu bir enfeksiyondur. Ateş, titreme, baş ağrısı ve kırıklık görülür. İnsanlara kurumuş dışkı, idrar veya sütlerden enfekte olan tozların solunması ile ya da mezbahanelerdeki hava damlacıklarının solunması yolu ile bulaşır.
Şarbon kelimesi Türkçeye Fransızcadaki charbon (kömür) kelimesinden geçmiştir; bunun nedeni şarbon hastalığının mikrobunun temasla geçen türünde deride kara lekeler oluşmasıdır. Şarbonun ingilizcedeki karşılığı olan anthrax adı ise mikrobun bilimsel adı olan bacillus anthricis ‘e dayanıyor. Şarbon mikroskop altında şerit halinde gözüken mikrobun ve bu mikrobun yol açtığı bakteriyel enfeksiyon hastalığının adıdır. Şarbonun insandan insana bulaşması çok küçük bir ihtimaldir hastalıklı hayvandan insana geçişi ise şöyle olur :
-Hayvanda oluşan şarbon yarasına temas ile
-Şarbonlu hayvanın etinin yenmesi ile
-Şarbon sporlarının bulunduğu havayı soluyarak.
Şarbon mikrobu 120 ºC’lik ısıya kadar yaşıyabilir; hastalık insana 120 ºC’nin üstünde pişirilen etlerden geçmez. Şarbon sporları genellikle 1 ile 10 mikron büyüklüğünde olduğu için uzun süre havada asılı kalabilir ve solunum yoluyla havadan insana geçer.Dünyayı sarsan şarbon teröründe kullanılan mikrop ise laboratuvarda özel olarak üretilip toz haline getirilen türdendir.
Türkçede travma yaralanma, incinme, anlamına gelmektedir. Travma sonrası stres bozuklugu (TSSB), DSM-IV’te, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır yaralanma, bireyin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden bir durumla karsilasmasi, böyle bir duruma tanik olma gibi agir travmatik olaylardan sonra ortaya çikabilen, özgül semptomlarla kendini gösteren bir tablo olarak tanimlanmaktadir. Semptomlar üç aydan kisa sürdügünde “akut”, daha uzun sürerse “kronik” TSSB adi verilir. Klinik açidan önemli bir özellik de travmatik yasantidan 6 aydan uzun bir süre sonra ortaya çikan tiplerdir. Bunlara, gecikmeli baslangiçli adi verilmektedir.

Verem, (Tüberküloz) olarak da adlandırılan verem hastalığı insanlık tarihinin ilk çağlarından itibaren görülen en eski hastalıklardan birisidir. Verem esas olarak akciğerleri tutan ve bunun yanı sıra diğer birçok organda da yerleşebilen Mycobacterium Tuberculosis (Koch basili) mikrobunun oluşturduğu bir hastalıktır. Bağışıklık sistemi hücreleri savaşmalarına karşın mikropların tamamını genellikle öldüremez. Basiller akciğerlerde yuvalar oluşturmasına neden olur. Verem en çok omurga, kalça kemikleri, lenf bezleri, böbrekleri etkiler. Hastalığı, yalnızca akciğer veremi olan kişiler yayabilir. Bu kişilerin öksürmesi, konuşması ve hapşırması sonucu mikroplar damlacık şeklinde havaya atılırlar. Ortamda bulunan diğer sağlıklı kişiler havada asılı kalan bu mikropları soluk alırken akciğerlerine alırlar. Kaşık, çatal, bardak gibi eşyalardan hastalık bulaşmaz. Verem mikrobu vücuda girdikten sonra uzun süre hastalık yapmadan kalabilirler. Bu dönemde vücut tarafından oluşturulan verem mikrobu bulaştığını genellikle bilmez.

Zoonotik (Zoonoz) hastalıklar; insanlar ve hayvanların birbirine bulaştırabildikleri ve her iki gruba dahil bireylerde ortak olarak şekillenen hastalıklar diye tanımlanabilir. Kedi ve köpek gibi petlerden kaynaklanan zoonoz hastalıklar yanında tavuk, kuş vb. kanatlı hayvanlar, koyun, sığır vb. evcil memeliler, maymun, fare vb. yabani memeliler ve tavşanlar gibi pek çok hayvan türüne ait zoonoz hastalık, insanlara bulaşarak ciddi sorunlara neden olabilir. Kedi ve köpeklerde dahil olmak üzere tüm hayvan türlerinde görülebilen ve insanlara da bulaşabilen bu zoonozlar, bakteriyel, paraziter, viral ve mantar kaynaklı olabilmektedir. Ayrıca bulaşması sadece kene pire gibi arthropodlar aracılığı ile olabilen bazı zoonoz hastalıklar arthropadal kökenli zoonozlar olarak tanımlanmaktadırlar. Bu etkenler (bakteri, virus, mantar ve parazitler) kedi ve köpeklerde değişik şekillerde hastalığa neden olurlar ve farklı yollarla insanlara bulaşabilirler. Kedi ve köpeklerde sık karşılaşılan ve önem taşıyan zoonoz karakterli hastalıklardan bazıları şunlardır;Salmonellosis, Brucellosis, Camphylobacteriosis, Leptospirosis, Kuduz, Cat Scratc disease, Lyme Hastalığı, Veba, Tularemi, Sporotrichosis, Dermatophytosis, Toxacara canis, Echinococcosis, Droflariasis, Cysticercosis, Toxoplasmosis.

HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE KAZALAR, HASTALIKLAR VE TEHLİKELER
II.1. Hastalıklar
Doğrudan Fiziksel Temas Kaynaklı Sağlık Sorunları

-Allerjik Kontakt Dermatit*
-Allerjik Rinit*
-Isırıklar ve Çifteler
-Zehirli Hayvanların Sokması
-Astım*
-Travma*
-Sıyrıklar ve Çizikler

Organik Etmenlerden Kaynaklanan Sağlık Sorunları
-Agrokimyasal Zehirlenme
-Antibiyotiklere Direnç
-Kronik Bronşit*
-Kontakt Dermatit*
-İlaçlı Yiyeceklere Sunuk Kalma ve Allerji
-Yiyeceklerden Kaynaklanan Hastalıklar
-Çiftçi Akciğeri*
-Zatürre*
-Müköz Zar İltihaplanmaları*
-Astım*
-İlaçlara Sunuk Kalmaktan Ötürü Oluşan Allerjiler
-Zoonotik* Hastalıklar
Fiziksel Etmenlerden Kaynaklanan Sağlık Sorunları
-Duyma Kaybı
-Makinaların neden olduğu travmalar
-Metan Yayılması
-Kas ve İskelet Sistemi Rahatsızlıkları

II.1.1 Zoonotik Hastalıklar

Hastalığın Adı
Bulaştıran Hayvanlar
Şarbon (Anthrax)*
Memeli Hayvanlar
Bruselloz*
Keçiler, Koyunlar, Sığırlar, Domuzlar
Ensefalit (Parazit Kaynaklı)
Kuşlar, Koyunlar, Kemirgenler
Hidatik kist*
Köpekler, Geviş Getirenler, Domuzlar
Leptospira*
Kemirgenler, Atlar, Sığırlar, Domuzlar
Q Ateşi*
Sığırlar, Keçiler, Koyunlar
Kuduz*
Kediler, Köpekler, Yarasalar
Salmonella*
Kuşlar, Memeliler
Tüberküloz*
Sığırlar, Köpekler, Keçiler

İnsanlar arasında yukarıda sayılan zoonotik hastalıkların görülme sıklığı ile ilgili sağlıklı veriler, genellikle hastalık teşhisi ve kayıt tutma sistemlerinin en gelişmiş olduğu ülkelerde bile bulunmamaktadır. Bunun en önemli nedeni epidemiyolojik (Epidemiyoloji, toplumdaki hastalık, kaza ve sağlıkla ilgili durumların dağılımını, görülme sıklıklarını ve bunları etkileyen faktörleri inceleyen bir çalışma alanıdır.)verilerin yetersizliği ve zoonotik hastalıkların başka hastalıklarla karıştırılmasıdır.

II.1.2. Solunum Yolu Hastalıkları
Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalara göre hayvancılık sektöründe çalışanların %25’i bir çeşit solunum yolu rahatsızlığı geçirmektedir. Bu oran, solunum yolu rahatsızlıklarını en sık görülen hastalıklar sınıflandırmasında en tepelere yerleştirmektedir.
Görülen hastalıkların en önemli nedenleri tozlar, gazlar, tarımsal kimyasallar ve enfeksiyona neden olan etmenlerdir. Tozlardeğerlendirilirken 2 gruba ayırmak olasıdır. İlk grup Organik bileşenlerden oluşan tozlar, ikinci grup ise inorganik bileşenlerden oluşan tozlardır. İnorganik tozların en önemli kaynağı otlaklar ve yeşil alanlardır. Hastalıkların en önemli kaynağı ise mikropları içinde barındıran tarımsal organik tozlardır. Bronşit* ve astım* en sık rastlanan rahatsızlıklardır. Astımlar daha çok allerji kaynaklı değil solunum yollarının kronik olarak iltihaplanmasından ötürü görülmektedir. Müköz zar iltihaplanması da organik tozlara sürekli sunuk kalmaktan kaynaklanan bir başka rahatsızlıktır.

Gazlar da hayvancılık sektöründe karşılaşılan solunum yolu hastalıklarının önemli nedenlerindendir. Sığırların ve diğer büyükbaş hayvanların beslendiği büyük kapalı alanlarda ve kümeslerde amonyak düzeylerinin yüksek olması bazı tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Gübre olarak kullanılan anhidr amonyak hem akut hem de uzun dönemli solunum yolu hastalıklarına neden olmaktadır. Gübre saklama ünitelerinde aniden hidrojen sülfür gazına sunuk kalma ölümlere bile yol açabilmektedir. Aynı şekildeinsektisit dumanlarına da sunuk kalmak ölümlerlesonuçlanabilmektedir.

II.1.3. Cilt Hastalıkları
Cilt hastalıkları; kontakt dermatit*, güneş kaynaklı, enfeksiyon* kaynaklı ya da böcek kaynaklı olmak üzere sınıflandırılabilir. Hayvancılık ve tarım sektöründe karşılaşılan hastalıkların neredeyse %70’inin cilt kaynaklı olduğu tahmin edilmektedir. Kontakt Dermatitler* sıkça görülmektedir. Gübreler, bitkiler, yemler, pestisitler ve yemlere konulan antibiyotikler de cilt hastalıklarına neden olmaktadır.
Güneşe uzun süreler sunuk kalmak da oldukça ciddi cilt hastalıklarına neden olmaktadır. Aktinik Keratoz* ve cilt kanserleri* bunların en önemlileridir.

II.2. Kazalar
Hayvancılık sektöründe görülen iş kazalarının çok önemli bir bölümü beslenen hayvanlarla kurulan birebir fiziksel temastan kaynaklanmaktadır. Hayvanların çifte atması, itmesi, hırçınlaşarak saldırması ve ısırması yaralanmalaraneden olmaktadır. ABD’de National Traumatic İnjury Surveillance of Farmers (NIOSH)’in 1993 yılında yaptığı belirlemeye göre tüm hayvancılık da içinde olmak üzere bütün tarımsal sektörlerde, yaralanmaların önemli bir kısmı hayvanlarla fiziksel temastan kaynaklanmakta ve sadece sığır ve koyunların neden olduğu olaylar bütün içinde %18’i teşkil etmektedir. Aynı zamanda bu yaralanmalar geçici iş görememe konusunda en çok işgünü kaybına neden olan olaylar olarak ortaya çıkmaktadır.

Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Dayanak

Amaç

Madde 1 – Bu Yönetmelik, hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağına, kadınlarla 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin hangi çeşit ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabileceklerine ilişkin hükümleri belirler.

Kapsam

Madde 2 – Bu Yönetmelik, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde ve EK-I deki çizelgede belirtilen ağır ve tehlikeli işler için uygulanır.

Dayanak

Madde 3 – Bu Yönetmelik, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 85 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

İKİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalıştırılacak İşçiler

Madde 4 – 16 yaşını doldurmamış genç işçilerin ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaktır.

Ekli çizelgede, karşısında (K) harfi bulunmayan işlerde kadınlar ve (Gİ) harfleri bulunmayan işlerde de 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçiler çalıştırılamaz.

Ekli çizelgede karşısında (Gİ) harfleri bulunan işlerde genç işçi çalıştırılması halinde, 6/4/2004 tarihli ve 25425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri göz önünde bulundurulur.

İhtisas ve meslek öğrenimi veren okulları bitirip bu konudaki işi meslek edinmiş 16 yaşını doldurmuş genç işçiler, sağlığı, güvenliği ve ahlakının tam olarak güvenceye alınması şartıyla ihtisas ve mesleklerine uygun ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilir.

Sağlık Raporu

Madde 5 – Ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılacak işçiler (kadınlar dahil) ile 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin işe girişlerinde, işin niteliğine ve şartlarına göre bedence bu işlere elverişli ve dayanıklı olduklarının fizik muayene ve gerektiğinde laboratuvar bulgularına dayanılarak hazırlanan hekim raporu ile belirlenmesi zorunludur. İşin devamı süresince de bu işlerde çalıştırılmalarında bir sakınca olmadığının 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçiler için en az 6 ayda bir, diğerleri için de en az yılda bir defa hekim raporu ile tespiti zorunludur. Bu raporlar işyeri hekimi, işyeri ortak sağlık birimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, Sağlık Ocağı, Hükümet veya belediye hekimleri tarafından verilir.

Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenen Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışacaklara Ait İşe Giriş / Periyodik Muayene Formu örneği EK-II de verilmiştir.

Sağlık raporu alınmamış herhangi bir işçinin ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaktır. İşçilerin gerek ilk işe girişlerinde gerekse periyodik muayenelerinde belirlenen sağlık durumları ile diğer gerekli bilgiler bu raporlara işlenir.

Bu raporlar, teftiş esnasında İş Müfettişlerine her istenildiğinde gösterilmek üzere işveren veya yetkilisi tarafından, gizliliğine halel gelmeyecek bir surette işyerlerindeki özlük dosyalarının kişisel sağlık bölümünde saklanır.

İşyeri hekimi tarafından verilen rapora itiraz halinde, işçi en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesi Sağlık Kurulunca muayeneye tabi tutulur. Verilen rapor kesindir.

İşyerinden ilişkileri kesilerek yeni bir işe giren işçilerin bu raporları veya örnekleri yeni işveren veya vekilinin isteği halinde o işyerine gönderilir.

Kadın İşçilerin Özel Günleri

Madde 6 – Kadınlar, ay hali günlerinde ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamazlar. Bu günlerin sayısı 5 gün olarak hesap edilir. Daha fazlası için hekim raporuna göre hareket edilir.

Ay halinin başlangıcı işçinin ihbar tarihidir.

Nüfus Cüzdanlarının Onaylı Örneklerinin Saklanması

Madde 7 – İşveren veya vekili, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırdığı işçilerin nüfus cüzdanlarının onaylı örneklerini saklayarak, bunları İş Müfettişlerinin her isteyişinde göstermekle yükümlüdür.

Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalıştırılmama Durumu

Madde 8 – Bu Yönetmelikte belirtilen şartlara aykırı olarak, ağır ve tehlikeli işlerde kadın ve genç işçi çalıştırıldığının veya çalışan işçinin sağlık durumu itibariyle böyle bir işte çalıştırılmamasının gerektiğinin tespiti halinde, bu işçiler ağır ve tehlikeli işlerde çalışmaktan alıkonulur.

Ağır ve Tehlikeli İşlere Ait Çizelge

Madde 9 – Hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağı, kadınlarla 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin hangi çeşit ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilecekleri EK-I deki çizelgede gösterilmiştir.

Kapsam Belirleme

Madde 10 – EK-I deki çizelgede yer almayan herhangi bir işin ağır ve tehlikeli işlerden sayılıp sayılmayacağı konusunda karar vermeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilidir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Son Hükümler

Geçici Madde 1 – Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce alınmış olan Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışacaklara Ait Sağlık Raporu geçerlidir.

Yürürlük

Madde 11 – Bu Yönetmelik, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 12 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.